İşte İsmail Kartal’ın sözleri:
Son 3 maçımızı 2 Avrupa ve Pendik maçı, 118 kilometre üzerinden koşan bir takımım var. Çeyrek finale çıktık. Ülkemizi temsil eden tek Türk takımıyız. Buraya bu kadar yıpranmış bir takımla maça çıktık. İlk yarı oyunu planladığım gibiydi, santim santim Trabzonspor’u iyi analiz ettik. İlk yarıda oyunun kontrolü tamamen bizdeydi, 2-0 öne geçtik. İkinci yarı başında Serdar Aziz’in kasığında problem vardı, Jayden’ı oyuna aldık. Hiç beklemediğimiz, anlam veremediğim şekilde tribün saldırısına uğradık. Kanatlarımız ve beklerimize bu kadar madde atılması oyunumuzu etkiledi. Ben kafama, vücuduma demirler, su şişeleri yedim. Biz provoke etmedik. Yere yatmadık. Saha içine atılan şişeleri ben bile dışarı attım.
ONLAR DA SEVİNDİ
“Maç 2-2 oldu. Sonradan yaptığımız hamlelerle maçı kazanmasını bildik. Maçtan sonra Trabzonsporlu oyuncuları, kendi oyuncularımı tebrik ediyordum. Oyuncularım orta sahada seviniyordu. Saha içerisine taraftarlar girdi. Saha içinde, soyunma odası koridorlarında saldırılar… Kadıköy’deki maçtan sonra Trabzonsporlu futbolcular, birbirlerini havaya atıyorlardı. Hiçbir karşılık görmeden rahat rahat stadyumdan ayrıldı. Biz burada kazanınca neden bu olaylar oluyor? İki kulüp arasında hiçbir şey yokken neden bu kadar sürtüşme var anlamış değilim. Biz namağluptuk, Kadıköy’de Trabzonspor’a yenildik, Trabzonspor’u ve Avcı’yı tebrik ettik. Onlar bizim stadyumumuzda sevindiler. Bizim sevinme hakkımız yok mu! Trabzonspor büyük camiadır, Fenerbahçe büyük camiadır. Bunların olmaması gerekir.”
ÇOCUĞA VURMUŞLAR
“Benim kafamda şişme var. Ben alışığım. Sokakta yetişmiş biriyim. Ben Karadeniz çocuğuyum. Yere yatıp rol yapan biri değilim. Hayatım boyunca böyle biri olmadım. Omzumda kafamda şişlikler var ama ben yere yatmadım, öyle biri değilim. İçeride antrenörlerimin ağzı patladı, dudağı patladı, bazı antrenörlerde şişlikler var. Oğlumun kafası şişmiş. Çocuğa vurmuşlar burada. Nasıl olacak bu işler!”